🧐 Trump'ın göreve başlamasına sadece 3 gün kaldı,
Qin Hui: İnsanların %90'ı Trump'ı yanlış anladı!
Profesör Qin Hui, geniş ilgi alanlarına sahip "ansiklopedik" bir akademisyen olarak bilinir. Araştırmaları her zaman ulusal dönüşümün temel sorunlarına odaklanmıştır.
Bu, onun çağdaş bir tarih tanığı olarak yansımasıdır, aynı zamanda bir tarihçinin "geçmişin ve bugünün değişimlerini anlama" sorumluluğu ve bağlılığıdır.
Bu makale, Profesör Qin Hui'nin 2 Nisan 2018'de Şanghay Sanat Müzesi'nde yaptığı "21. Yüzyılın Küreselleşme Krizi" başlıklı akademik konuşmasından bir alıntıdır.
"Trump'ın düşünceleri gerçekten çok tutarsız ve önerilerinin çoğu oldukça şaşırtıcı. Politikalarının ve fikirlerinin çoğu bizim hoşumuza gitmeyebilir. Ancak, onu bir popülist olarak tanımlarsak, bunun aslında oldukça yanlış olduğunu düşünüyorum.
Trump'ın seçimini tanımlamak için popülizmi kullanmak, Batı entelektüel topluluğunun seçimini açıklamadaki yetersizliğini yansıtıyor. Daha kesin bir gerekçe ortaya koyamıyorlar.
Aslında, Amerikan tarihinde hem sağ hem de sol kanat popülizmi de dahil olmak üzere popülizm olmuştur. Amerikan tarihinde sağ kanat popülizminin en klasik örneği McCarthyciliktir. Hepimizin bildiği gibi, 1940'ların sonu ve 1950'lerin başında, Amerika Birleşik Devletleri Sovyet ajanlarını ortadan kaldırmak için halk adına bir hareket başlattı.
Amerikan tarihinde sol kanat popülizmi de olmuştur. En belirgin örnek, siyahi insanların ve kadınların haklarını vurgulayan, Martin Luther King tarafından temsil edilen 1960'lardaki sivil haklar hareketiydi. Ayrıca, Kara Panter Partisi'nin kurucu ortağı olan Huey P. Newton tarafından temsil edilen, demokratik prosedürleri bozan, seçim sonuçlarını reddeden ve mevcut düzenin devrilmesini savunan sokak siyasetine olan tercihiyle karakterize edilen radikal bir grup da vardı.
Ancak Trump'ın seçilmesi bağlamında, ister sağ ister sol popülizm olsun, bu olguların hiçbirini görmüyoruz.
Trump'ın seçilmesinden önce ve sonra sokak hareketlerine dair pek fazla kanıt görmedik, kişisel özgürlük veya ifade özgürlüğüne yönelik önemli bir baskıya da tanık olmadık.
Trump kesinlikle bazı geleneksel medyayı sevmiyor; örneğin, The New York Times ile ilişkisi oldukça zayıf. Ancak, bu "zayıf" ilişki yalnızca onun hoşlanmadığını yansıtıyor; o gazeteleri kapatma kapasitesine sahip değil. Dahası, seçilmesinin tetiklediği sonraki tepkilerde, sokak protestolarını kışkırtmada özellikle usta olduğu görülemiyor.
Trump'ın seçilmesinden sonra sokak hareketleri veya kampüs şiddeti gibi bazı geleneksel popülist davranışların gerçekleştiğini söylersek, bu eylemler aslında Trump'a karşı çıkanların daha karakteristik özelliğiydi. Örneğin, Trump'ın seçilmesinden sonra, nispeten sağ eğilimli bir birey Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'de konuşma yapacaktı, ancak etkinlik kimliği belirsiz kişiler tarafından kışkırtılan şiddet nedeniyle iptal edilmek zorunda kaldı. Bu tür şiddet olayları gerçekten de popülizmin göstergesidir, ancak Trump seçim kampanyası sırasında bu tür faaliyetlerde bulunmadı.
Sonuç olarak, insanların Trump'ın seçilmesinden ve seçim sonrası politikalarından duydukları hoşnutsuzluk, aslında Amerika'nın mevcut durumundan duyulan hoşnutsuzluğun veya açıklanamayan bir öfkenin veya kafa karışıklığının ifadesidir.
Trump'ın seçilmesi, Brexit'in şok edici olayı gibi, küreselleşme çağının beklenmedik sonuçlara yol açmasının, insanların bu "kaotik dünyada" kendilerini kaybolmuş hissetmelerinin bir sonucudur.